Edirne olarak elbette münferit mülteci olayları yaşıyorduk, konunun yabancısı değildik.
Bir anda, Hükümet’çe alınan yeni bir kararla sorun kitlesel bir boyuta dönüştü ve Edirne Mülteci akınına uğradı. Bu
kararın doğru ya da yanlışlığı ve özellikle bizi etkileyecek uygulama şekli yazı konumuzun dışında tutulmuştur.
Gelen Mülteci sayısını ve uygulama şeklindeki sorumsuz yaklaşımı dikkate aldığımızda, bu sorunun, İl olarak yerel
anlamda da bizi büyük zorluklarla karşı karşıya bırakacağı ve uzun süreceği açıkça ortadadır.
İnsani açıdan, elbette hepimiz hem bireysel hem de kurumsal sorumluluğun bilincindeyiz ve iyi niyetle özellikle
yetkililer tarafından yoğun bir gayret gösterildiğinin farkındayız. Zaman içerisinde olayın genişlemesi muhtemel
diğer boyutlarını da öngörmekte ve ona göre tedbir geliştirmekte yarar bulunmaktadır.
Hükümetin beyan ettiği yüz binlerden, bir kısmı Yunanistan’a geçse bile, büyük kısmının yaklaşan bahar ve
yaz mevsiminin verdiği kolaylıkla bölgede kendine bir yaşam kuracağını ve yerleşik düzene geçmeye çalışacağını,
sadece bir kısmının ancak kışa doğru geldikleri bölgeye geri döneceğini düşünüyorum. Bu konuda İktidar’ın da,
merkezi olarak geniş çapta herhangi bir düzenleme faaliyeti yapabileceğine ihtimal vermiyorum. Hatta Batı Kamuoyuna
bu bölgeden daha çok ses verilebileceği düşüncesi ile çok hayati konular dışında durumu düzeltme gayretine de
girilmeyeceğini tahmin ediyorum.
Böyle kalıcı ve de arkası da kesilmeyecek bir durumda Edirne büyük sıkıntılar yaşayacak, bir şekilde ‘Mülteci Akını
ile Sınav’ vermek zorunda kalacaktır. Güvenlik-Huzur boyutunun yanı sıra, beslenme, temizlik ve sağlık konusu
beklenmedik kitlesel sorun ve rahatsızlıklara neden olacaktır. Özellikle nehre ve yerleşim merkezlerine yakın
yerlerdeki Çiftçilerimizin tarla, bağ ve bahçeleri ile bazı tesisler zarara uğrayacaktır.
Yunanistan ile gidiş-gelişler durduğu gibi günlük turist akışı da aksayacak ve esnafımızın şartları daha da
zorlaşacaktır.
Zaten yapıldığına inandığım, yöneticiler ve kurumlar arası ciddi bir koordinasyon ile, oluşması muhtemel tablo
karşısında yapabildiklerimiz ve destek beklediğimiz konular Hükümete aktarılmalıdır. Milletvekillerimiz, parti il
başkanlarımız, yerel yöneticilerimize yardımcı olarak bu konuda lokomotif görevi üstlenmeli, sıkıntılarımızı ve
düşünülen çözümleri ve beklenen destekleri Ankara’da hem Hükümet hem de Meclis gündemine taşıyabilmelidir.
Her ne kadar buradaki hareket tersine bir Mülteci hareketi olsa da, özü itibarı ile mülteci konusunda tecrübe sahibi
illerimiz ile koordine ve dayanışmada da yarar bulunmaktadır.
Sıkıntılı günleri el birliği ile aşmak dileği ile, tüm yönetici ve görevlilerimize gayret, sabır ve başarı diliyorum.