Edirne’deki Selatin camileri üzerine yürütülen akademik çalışmalarda, Osmanlı mimarisinin sadece yapısal değil, anlam ve semboller dünyasında da önemli mesajlar taşıdığı ortaya çıktı.
Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Engin Beksaç ve Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Erdem Bayram, Edirne’deki Selatin camileri üzerinde akademik çalışmalar yürütüyor. Çalışmalarda; camilerin sosyolojik, kültürel ve teolojik yönleriyle taşıdığı semboller derinlemesine ele alındı. Çalışmalar sonucunda Edirne’deki tarihi camilerin yalnızca ibadet mekânı değil, aynı zamanda Osmanlı’nın sosyo-politik anlatısını ve sanatsal vizyonunu yansıtan güçlü semboller olduğu bir kez daha ortaya konuldu.
Prof. Dr. Engin Beksaç, Edirne’deki Selatin camilerin görsel bir kitap gibi okunabilecek yapılar olduğunu ifade etti.
Prof. Beksaç, “Buradaki yapılardan Eski Cami, Üç Şerefeli Cami, Bayezid Cami ve elbette Selimiye Camii birer semboller içinde şekillenmiş ve adeta görsel bir kitap gibi okunabilecek yapılardır. Bu noktada yaptığımız çalışmalar çok önemli sonuçlar ortaya koydu. Kendisinin yüksek lisans sürecinde özellikle Selatin camilerinin sembolik yönleri üzerine yaptığı araştırmalar, bu yapıların başlı başına birer anlam katmanı olduğunu gösterdi. Söz konusu camilerin Osmanlı döneminde birer güç ve kimlik göstergesi olarak inşa edildi. Günümüzde bu anlamlar yeterince anlaşılmasa da ilerleyen zamanlarda daha fazla kavranacağını biliyoruz. Osmanlı döneminde kaleme alınmış pek çok eserde de bu sembollere yer verildiğini görmek mümkün. Selatin camiler, başlı başına birer görsel kültür objesi olarak değerlendirilmelidir. Bu kültürel gücün farkına varmamız gerekiyor.” dedi.
Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Erdem Bayram da, Selimiye Camii’nin Türk-İslam mimarisinin doruk noktası olduğunu belirtti.
Bayram, “Eski Cami, bir Fetret Devri yapısı olarak siyasal anlam taşıyor. Edirne’nin fethinin simgelerinden biri olduğunu görüyoruz. Hâlâ cuma hutbelerinde kılıçla hutbe verilmesi, cami içindeki Hacı Bayram Veli’ye ait vaaz kürsüsü, halk arasında bu yapının sembolik kimliğini sürdürdüğünü gösteriyor.” dedi. Üç Şerefeli Camii’nin II. Murad dönemindeki saltanat mücadelesi sırasında Osmanlı’nın devletleşme sürecinin bir göstergesi olarak inşa edildiğini belirten Bayram, Selimiye Camii’nin ise Türk-İslam mimarisinin doruk noktası olduğunu vurguladı.













