Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyetisyeni Serap Kocaağalar, Kurban Bayramı’nda et tüketiminin yanı sıra, tatlı ve şeker tüketiminin de kontrollü olması gerektiğini söyledi.
Kurban Bayramı'nda şeker ve şekerli besin tüketiminin yanı sıra et tüketiminin de arttığını hatırlatan Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyetisyeni Serap Kocaağalar, özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp-damar, mide ve şeker hastalığı olan kişilerin beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini belirtti.
Etin kesildiği gibi tüketilmemesi gerektiğini ifade eden Kocaağalar, şöyle konuştu:
“Kurban eti kesildiği gibi tüketilmemeli çünkü 'ölüm soğukluğu, ölüm katılığı' diye bir şey var. Kesildikten sonra tüketildiğinde hem pişirme süresinde, hem de lezzetinde ciddi kayıplar yaşanıyor. Et kesildikten sonra oda sıcaklığında 5-6 saat bekletilmeli. Burada bekletildikten sonra buzdolabında 24 saate tamamlanıyor. Ondan sonra tüketilebilir.” dedi.
Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi ve tüketilmesinin, ''sağlıklı beslenme'' açısından önemli olduğunu aktaran Kocaağalar, sindirimi kolay olduğu için etin haşlama şeklinde tüketilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
“Etin pişirilme şekli çok önemli. Ekstra yağ kullanılmamalı. Etin görünür yağını ayırsak bile görünmez yağ dediğimiz yağ var, ateşe konulduğu zaman ortaya çıkıyor. O yüzden et pişirileceği zaman ekstra yağ konulmaması gerekiyor. Haşlama yöntemi bizim için en iyi yöntemdir. Sindirimi daha kolaydır. Dinlendirilen veya köfte haline getirilen bir et, ızgara şeklinde de tüketilebilir. Izgara yaparken de eti ateşten 15 santimetre uzak tutmak gerekiyor. Kömürleşmesine ve kanserojen maddeler oluşmasına izin vermeyecek şekilde pişirip tüketirsek sıkıntı yaşanmaz.”
Sıcak havalarda fazla et tüketiminin sağlık acısından iyi olmadığına değinen Kocaağalar Sindirim sistemiyle ilgili problemleri bulunanların baharatı etin pişmesine yakın kullanabileceğini belirterek şunları kaydetti:
“Havaların sıcak olması bütün besinlerde kısıtlamaya gitmemizi gerektiriyor. Bu havalarda hiçbir şeyi bol miktarda tüketmemeliyiz. Bu zamanlarda et söz konusu olunca bu durum çok daha fazla önem arz ediyor. Bayramlarda sofralar kurulur ve her şeyi bol bol tüketme hakkına sahip olduğumuzu zannederiz ama öyle olması doğru değil, sınırlamalara gidilmeli. Bu sınırlamada günlük 150 gramın üzerine çıkmamalı.
Kurban bayramı deyince aklımıza sadece et tüketimi gelmemeli. Bayramlarda tatlı ve şekerde bol miktarlarda tüketilmekte. Kurban Bayramı söz konusu olduğunda buna et tüketimi de eşlik ediyor. Bizim en çok korktuğumuz tablolardan birisi de şeker ve tatlı tüketiminin çok olmasıyla sınırlarımızı bilmeyerek hastalıklara zemin hazırlamak. Özellikle yaşlılar, kronik hastalıkları bulunanlar, obezite ve şeker riski olanlar bu süreçlerde daha dikkatli olmalı. Sadece et tüketiminde değil, tatlı ve şeker tüketiminde de kontrollü olmalıyız.”














